Haykırdım: "Siz kafayı mı yediniz? - Satrancın prestijini yerle bir ettiniz!" Bizim spor dairesinde dediler ki bana: "Öyle mi, harika, o halde sen savun bakalım! Ama kafandan çıkarma, Fisher çok parlaktır,- Gece satranç tahtasıyla uyur - ondan kuvveti, Temiz oynar, hatasız..." Mühim değil, ben de kolay lokma değilim,- Yedekte tuttuğum bir at hamlem mevcut. Vay benim çelikten kaslarım, Tuttu mu bırakmayan parmaklarım! Ah, işlemeli, oymalı Tahtadan kaleler. Bir futbolcu dostum, ders verdi: "Korkma,- Böyle bir partnere alışık değil o. Kanatlardan merkeze, endişeye mahal yok, Kenarlardan oyna - dikine!.." Uzanıp hazırlandım koşuya, yüz metreye, Banyoda kilo attım, mükemmel bir uykudayım, Hokey antremanı vardı... Kısacası, bu hazırlıktan sonra - Onu mat etmeden de harcarım. Ah, benim güçlü avuçlarım, Sırtımın sağlam kasları! Ah benim atlarım, atlarım, Ah, benim sevgili fillerim!                           "Acele etme, ve en önemlisi, kamburunu çıkarma,- Boksör benimle sohbet ediyor.- Yakın dövüşe girme, vücuda çalış, Unutma, en kuvvetli yanın - direktlerin". Satrancın şanı - haritada, - Yenilgiden kaçışı yok onun: Biz Tal ile on parti oynadık - Prefe, Black Jack ve bilardo,- Tal dedi ki: "böylesine güvenilir!" Ah, belirgin kaslar! Kuvvetli deltoidler! Onun yeğni taşları ne ki, Şu atlar ve filler! Diğerleri için kapalı olan o büfede, Ahçı beni sakinleştiriyor: "Ürkek olma! Sendeki bu iştah ile - Atlarını bir lokmada yersin! Uzun yolun başında biraz oturup bekle - Heybeni azıkla doldur. Paskalya pastasını iki kişilik hazırla: Bu Schiffer - bir dahi olsa da, - Çekinmeden yiyecek kadar çılgın değil!" Ah, biz çetin cevizler! Tacı getireceğiz biz! Piyon olarak yatıyorum, Ve bir vezir olarak kalkıyorum!          
© Hüseyin Avni Dağlı. Çeviri, 2015